Tedarik sanayi rekabetçiliğini kaybediyor
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Yakup Birinci, gelecek hedeflerini açıklarken sektörün rekabetçiliğini kaybettiğini ve kalıcı başarı için dönüşüm süreciyle birlikte iç pazarda yerlilik oranının arttırılması gerektiğini vurguladı. Rekabetçiliğin artırılması için Yakup Birinci, “Rekabet koşullarının elverdiği oranda yerli araçların hem üretim aşamasında hem satış aşamasında vergilerle veya üretim aşamasında teşviklerle desteklenmesi çok önemli” dedi.
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında TAYSAD’ın yeni Başkanı Yakup Birinci ve görevi devreden Albert Saydam, 2024 yılı değerlendirmesi ve 2025 yılı hedeflerini açıkladı.
Otomotiv sektöründe değişim ve dönüşüm yaşandığının altını çizen TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, bazı şeylerin süresinin dolduğunu ve sektörün rekabetçiliğini kaybettiğini vurguladı. Tarif edilemeyen risklerle karşı karşıya olduklarını belirten Albert Saydam, “Kontrolümüz olmayan, etkimiz olmayan risklerle baş etmek durumundayız. Aynı bireylerde olduğu gibi şirketlerin de esasında süresi doluyor, aynı mantıkla baktığınızda. Bazı sektörlerin veya sektör oyuncularının süresi doluyor, bazı ülkelerin de süresi doluyor” dedi.
TAYSAD olarak üretimde dünyada ilk 10 olma hedeflerinde olduklarını belirten Yakup Birinci, “Şu anda üretim verileri açısından baktığımızda 2025 yılında Türkiye ilk 10’a giriyor, 1 milyon 485 bin adetle. 2024’e baktığınızda 10’uncu olan Tayland, 2025’te 12’nci sıraya düşüyor ama iki basamak düşmenin etkisi 1 milyon 500 binden 1 milyon 447 bine yani yaklaşık olarak 50 bin adetlik farktan dolayı gözüküyor. Ama bu tablo esas olarak neden önemli, burada kalıcı olacaksak 2 milyona yaklaşmalıyız ki o 10’uncu sıradaki gruptan kopalım. Aksi takdirde burası sürekli bir anda 10’unculuğa bir anda 15’inciliğe gelme riski taşıyor” dedi.
TAYSAD olarak rekabetçiliği kaybetmelerinden dolayı bu sene kan kaybı yaşanacağına değinen Yakup Birinci, “Rekabetçiliğimiz ciddi risk altında. Rekabetçi olmak adına daha yılmaz politikalar uygulamamız çok önemli. Ama diğer taraftan da hep değindiğimiz bir şey var, otomotivde bugün hiçbir zaman bugünün sonucu değildir. Rekabetçiliğimizin zorlanmasından dolayı kaybettiğimiz işlerin etkilerini 2026-2027-2028’de göreceğiz. Bu anlamda da en büyük puntoyla gördüğümüz rekabetçilik bizim önümüzdeki dönemde de en önemli konumuz olacak. Oyun sürekli değişiyor, biz de değişmeliyiz. Bu değişimi de aslında bir dönüşüm süreciyle birlikte yönetmeli ve yürütmeliyiz” açıklamasında bulundu.
Tedarik sanayisinin rekabetçiliği kaybetmesi konusunda Albert Saydam “Şu anda herhangi bir problemimiz var dediğimiz zaman tedarik sanayi olarak rekabetçiliğimizi kaybediyoruz. Bir kere bunu çok net ifade etmek lazım. Ben ve eski başkanlarımız bu konuda sürekli , insan kaynağınıza önem verin, ihracatınızı artırın, daha fazla Ar-Ge yapın diyoruz. Şu anda Türkiye’nin bugün geldiği noktada Türkiye’de senelerdir üretim yapan, binlerce çalışanı olan ve neredeyse dünyada konusunda monopol olan yabancı yatırımcı bile merkezlerinde 2 sene sonraki sonra Türkiye’deki varlığını tartışmaya başladı” sözleriyle rekabetçilik kaybını değerlendirdi.
Kalıcı başarı için yerlilik oranı artırılmalı
Rekabetçiliğin artılması ve kalıcı başarı için iç pazarda yerlilik oranınında yükselmesi gerektiğini vurgulayan Yakup Birinci, “İç pazar kuvvetli olduğunda ülkeye gelmiş olan tabii ki de yatırım veya yeni model miktarı belli bir adedin altına düşmediğinde de işler bir anlamda iyi gitmek için bir emare gösterir. Ama hemen bunun yanı başında iç pazarda satılan araçların ne kadarının yerli olduğu da aslında bir üretim miktarı veya satış miktarı kadar önemli. Çünkü o da iç pazardaki üretilen markaların ne kadar güçlü olduğunu ve içeride ne kadar talep bulduğunu bir anlamda gösteriyor. Biz başarının nasıl olacağını veya kalıcı başarıdan nasıl geleceğini düşündüğümüzde iç pazardaki satış, satılan araçların yerli olması da önemli bir faktördür. Bunun içerisinde tabii ki de rekabet koşullarının elverdiği oranda yerli araçların çeşitli hem üretim aşamasında hem satış aşamasında vergilerle veya üretim aşamasında teşviklerle desteklenmesi çok önemli” dedi.
BYD, BYD usulüyle çalışıyor
Türk imalatçılarla Çinli imalatçının bir arada çalışma sorunun temel sebebinin Çinli firmanın Çinli ile çalışma alışkanlığından kaynaklandığının altını çizen Albert Saydam, “Alman bir Türk’ü tanıyor. Neyi yapabileceğini, A derken A anlamında olduğunu biliyor. Çinli ise Çinli ile iş yapmaya alışmış. Dünyanın her yerinde. Bu süreçte Bakanlığın desteğini aldık ve Bakan Yardımcısı bizim genel kurulda “Biz bu iki firmanın Çinli imalatçılarıyla Türkiye’deki imalatçılarını bir araya getirerek ortaklık yapacağız” sözleriyle destek olacaklarını belirtti. Biz de buna inanıyoruz. Bugün BYD’nin tedarikçi formuna girmeye çalışıyoruz. Bütün şartnameleri indirdik, bir tane latin harfi yok. Bu sadece dil bariyeri değil. Bu iki firma prensip olarak kendi imalatçılarıyla çalışıyor, kendi iş yapış tarzları var. Bakın mesela Japon’lar Amerikalılardan sistemi kopyaladılar, Japonlara adapte ettiler. Buradaki BYD özellikle otomotiv dışında olduğu için – mesela Chery’de böyle bir sorun yaşamıyoruz. Chery biraz daha otomotivin içinden- her yaklaşımıyla kendine özgü. Ne Çinli, ne Amerikalı ne de Türk. BYD usulüyle çalışıyorlar” açıklamasında bulundur.
Hızımızı kaybettik
Avrupaya ihracat yaparken en güçlü kasımız olan ürünü piyasaya sürme hızımızda gerileme yaşandığına değinen Yakup Birinci, Alman rakiplerin 24 haftada, Amerikalı rakiplerin altı ayda verdikleri teklifleri Türkiye’nin sekiz haftada verirmesinin önemli bir başarı olduğunu ancak pandemiden sonra bu sürenin 15-16 haftalara çıkması ile hız ve hareket kabileyetini kaybettiklerini vurguladı.
Kendini geliştiren kazanacak
Türkiye’ye yapılacak yeni yabancı yatırımların kendi tedarik sanayini kurma ihtimali veya kendi tedarikçileri ile çalışacak olma kararlarını risk olup olmayacağı hakkında Yakup Birinci, “Türkiye’de yatırım yapacak. Bu tedarik sanayi için bir risk midir, sonuçta bu konuda istekli olduğumuzu söylüyoruz. Ve rekabetçi olacaksak da bununla beraber yaşamayı öğrenmek zorundayız. Çünkü konfor alanında biraz önce bahsettiğim firmalarla oradan da rekabet etme şansımız yok. Buraya gelirse hiç yok. Biz bu konfor alanından çıkmak zorundayız. İkincisi yine çok sevdiğim bir sözdür, “Potansiyel baskı altında ortaya çıkar”. Baktığımızda stratejik kararlar da belli bir süre sonra mutlaka bir şeylere dönüşür. Günün sonunda kazanan, kendini geliştiren olacaktır.
TAYSAD’tan Türkiye Odalar ve Barolar Birliğine çağrı
Avrupaya yapılan ihracatın yüksel maliyetlere çıkması sonrasında Anadolu’nun demir yolu ile Avrupaya bağlanmasının çözümlerden biri olacağına değinen Albert Saydam, “Türkiye’nin sadece Avrupa’ya yaptığı ihracattan 138 milyon Euro’luk bir maliyeti olduğu öngörülüyor. Bana sorarsanız bu rakam yarım milyardan az değil. Peki bunun çözümü nedir? Anadolu’yu muhakkak ve muhakkak demir yoluyla Avrupa’ya bağlamamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları akla gelen ilk kurumdur. O kurumun böyle bir önceliği yok. En azından bize bildirilen böyle. Türkiye ve Odalar Borsalar Birliği’ni göreve çağırıyorum. Nasıl gümrükleri güzelleştirdiler, Avrupa standartlarına taşıdılar. Türk demir yolunun da iş dünyası için Anadolu’nun Avrupa’ya bağlanması konusunda altyapı ve işletme işini de çok rahat üstlenebilirler. Bu bilgileri var. Hatta bildiğim kadarıyla geçmişte öyle bir planları da vardı, Balo projesi diye. O planın muhakkak Balo projesinin tekrar gündeme alınması lazım. Devletin bu konuda devlet garantisi vermeye hazır olduğunu bizim genel kurulda Bakan Yardımcısı telaffuz etti. Gerekirse devlet garanti verir dedi. Yeter ki siz yapın” dedi.
SAMSUN DOĞRU KARAR
Geçtiğimiz günlerde Çinli marka Chery’nin Türkiye’de Samsun’a yatırım yapacağı konusunda TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, “Öncelikle Samsun çok doğru bir karar. Bu noktada hükümetimizin yönlendirmelerini gururla karşılıyoruz. TAYSAD olarak mümkün olan tüm komponentlerin yerli olması için var gücümüzle çalışacağız. Elimizde yerlilik oranı çok yüksek olan Togg örneği var. Diğer markalarda da bu oranı yükseltmemek için hiçbir sebep yok” dedi.